Derleyen: Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Zengin olmak ve daha iyi bir hayat yaşamak isteyen birçok Avrupalı şansını ABD’de deniyordu. Özellikle de 1920 ve 1930’lu yıllar, sirkler ve gösterilerle baş döndürücü kalabalıklara ev sahipliği yapıyordu. 1885’te Almanya’nın Nürnberg şehrinde doğan performans sanatçısı Martin Emmerling de geniş kalabalıkların dikkatini çeken isimlerin başında geliyordu. 1921 yılında 36 yaşındayken ABD’ye adım atan performans sanatçısı burada adını Martin Joe Laurello’ya çevirecek ve yaptıklarıyla herkesi şaşkınlığa sürükleyerek unutulmaz bir isme dönüşecekti.
HER ŞEY SALINCAKTAN DÜŞÜNCE BAŞLAMIŞ
Daha iyi koşullarda yaşamak için ülkesini terk eden sayısız Avrupalı arasındaydı ve yepyeni bir kıtada hayatının öteki yarısını geçirmek konusunda kararlıydı. Adını Martin Joe Laurello’ya neden çevirdiği hâlâ gizemli bir konu olmaya devam etse de birçoklarına göre bu soyadının kendisine dönemin koşulları gereği göçmenlik işlemi sırasında verildiği düşünülüyor.
Benzersiz bir yeteneğe sahip olduğunu fark ettiğinde henüz ufak bir çocuktu. Salıncaktan düştüğünde başını çevirmeye kalktı ve şaşırtıcı bir şekilde kafasını 180 dereceden daha da büyük bir açıyla döndürebildiğini fark etti. Üstelik bu tuhaf hareketi yaparken hiçbir şekilde ne bir ağrı hissediyor ne de canı yanıyordu.
BU SAYEDE SERVET KAZANDI
Onu birçok kişiden ayıran bu sıra dışı yeteneğini henüz bir çocukken keşfeden Laurello, bunu kullanmaya karar verdi. ABD’deki hayatının ilk 3 yılı boyunca dönemin popüler gösterilerinde sahne almaya kararlı olan Laurello, sahip olduğu yetenekle şöhret basamaklarını hızlı adımlarla tırmandı. Dikkat çeken gösterilerden büyük meblağlar kazanan Laurello, yalnızca kafasını 180 derece çevirerek adeta bir servet sahibi olmuştu.
‘CADININ LANETİYLE GELEN YETENEK’
Laurello, 21 yaşındayken sirk gösterilerine katıldı ve kısa bir zamanda sansasyon yarattı. Seyirciler, onun kafasını 180 derece döndürdüğüne tanık olduklarında şaşkına döndü. Gösteri, insan boynunun sınırlamalarına meydan okuyarak öne doğru bakarken başının tamamen dönmesi şeklinde kurgulandı. Laurello’nun gösterisine genellikle teatral hikâye anlatımı eşlik ediyordu ve performanslarına drama ve entrika unsuru eşlik ediyordu. Gösterilerde seyircilere intikam peşinde koşan bir cadının lanetinin ona kafa çevirme yeteneği verdiğini söylüyor ve bu esrarengiz hikâyeyle izleyicileri büyülüyordu.
Laurello, ilk gösterisini New York’un güneyindeki Coney Adası’nda bulunan Dreamland Sirki Gösterisi’nde sergiledi. ‘Baykuş Adam’ ve ‘İnsan Baykuş’ olarak ilk kez adını duyurduğu yer burasıydı. 1930’larda onun hakkında “Dünyada dümdüz yürüyebilen ve dümdüz arkasına bakabilen tek kişi” deniliyordu.
İnsan Baykuş’un kafasını 180 derece çevirebilme sırrı pek çok spekülasyona da neden olmuştu. Birlikte sahne aldığı bazı performans sanatçısı arkadaşlarına göre, Laurello bu özel yeteneği elde etmek adına birkaç omurga kemiğini feda etmişti! Diğer bir görüşe göre ise doğuştan kusurlu bir omurga yapısına sahipti.
Laurello, bilet satın alan herhangi bir seyirci için bir yıldız olsa da kişisel hayatı aslında olumsuz yönde seyrediyordu. Laura Precht adında bir kadınla evlenen Laurello’nun Alexander adında oğlu olmuştu ancak evliliğindeki problemler yüzünden çok geçmeden boşandı.
Kısa bir süre sonra bu kez Emilie Wittl adlı bir kadınla evlenen, bu eşinden de iki erkek evladı sahibi olan Laurello’nun bu evliliği de mutsuz sona erecekti. Oğullarını ve eşini terk eden Laurello, 30 Nisan 1931’de eşinin resmi şikâyeti üzerine polis tarafından yakalandı.
GÖSTERİ DÜNYASINDAN SİLİNSE DE ADINI TARİHE YAZDIRDI
Ondan şikâyetçi olan tek kişi ikinci eşi değildi. Eski meslektaşı Percilla Bejano da polise Laurello hakkında kabul edilmesi güç şeyler anlattı. Bejano, kitleleri kendine hayran bırakan Laurello’nun aslında bir Nazi sempatizanı olduğunu söyleyerek onun aslında ABD’de karşı iyi hisler beslemediğini, ülkeye adeta düşman olduğunu iddia ediyordu.
Pek çok gösteri sanatçısı gibi Martin Joe Laurello’nun şöhreti de 20’nci üzyılın ortalarında gösteri etkinliklerinin azalmasıyla birlikte yavaş yavaş azaldı. Toplumun eğlenceye yönelik tutumu geliştikçe geleneksel sirk gösterileri popülaritesini kaybetmeye başladı ve ‘Baykuş Adam’ da dahil olmak üzere pek çok benzersiz gösteri daha az ilgi odağı oldu.
Martin Joe Laurello, kısa süreliğine ilgi odağı olmasına rağmen gösteri ve eğlence tarihinde kalıcı bir etki bıraktı. Başını döndürme konusundaki şaşırtıcı yeteneği, dünya çapındaki izleyiciyi kendine çekti. Dönemin gösteri dünyasını tanımlayan önemli bir figür olsa da şöhretini hızlıca kaybetti. Ancak sahip olduğu yetenek, adını tarihe yazması için yeterliydi.